Giriş yap
Arama
En son konular
Anahtar-kelime
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Istatistikler
Toplam 10 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: sudenaz
Kullanıcılarımız toplam 136 mesaj attılar bunda 118 konu
Site Çalısanları
C.tesi Nis. 17, 2010 7:07 pm tarafından ScL
Kendimizi Taktim Ediyoruz :) Tanısmanız Dileyi ile...
Mehmet:Kurucu
Barıs:Tasarımcı
Ogün:Logo Tasarım
Mehmet:Kurucu
Barıs:Tasarımcı
Ogün:Logo Tasarım
Yorum: 2
Reklam alanı
güzel cevap vermek sanattır
1 sayfadaki 1 sayfası
güzel cevap vermek sanattır
Öğrenci;
-Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir"diyorlar. Ne
dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
-O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.
————————————————————————— —–
Lokman Hekim'e:
-Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,ş u cevabı vermiş:
-Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur.
————————————————————————— —–
Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi:
-Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca,
Sokrat:
-Ne yani, bir de hakli yere mi öldürülseydim?.
————————————————————————— —–
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden
korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek
haramdır.
————————————————————————— —–
Bir filozofa sormuşlar:
-Sansa inanır misiniz?
-Evet, yoksa sevmediğim insanların basarisini neyle açıklardım.
————————————————————————— —–
Bir toplantıda bir genç M.Akif'i küçük düşürmek için:
-Affedersiniz, siz veteriner misiniz?
M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış:
-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
————————————————————————— —–
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri:
-Efendim,kulakları nız bir insan için büyük değil mi?
Galile cevaplamış:
-Doğru,benim kulaklarım bir insan için büyük ama,seninkiler bir eşek
için fazla küçük sayılmaz mi?
————————————————————————— —–
Bir Fransız yazar,Mehmet Akif'e:
-Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu?diye sorduğunda Akif:
-Daha önceleri öyleydi,karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık
ve bir türlü içeri sokamıyoruz.
————————————————————————— —–
Komedyen Eddie Cortar'a,
-Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorulduğunda:
-Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek.Verdiği
ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın
içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek..
————————————————————————— —–
Öğretmen, Biyoloji dersinde, öğrencisine:
-Söyle bakalım, demiş. En son hangi dişler çıkar?
Çocuk, düşünmeden cevap vermiş:
-Takma dişler öğretmenim.
————————————————————————— —–
Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
————————————————————————— —–
- Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu
karşılığı vermiş:
- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..
————————————————————————— —–
Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e:
- "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş:
- Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.
————————————————————————— —–
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst
kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da
keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş.
Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
————————————————————————— —–
Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?"
dediklerinde:
- Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik
oruç tutuyorum.
————————————————————————— —–
Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne
karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha
üstünüm.
————————————————————————— —–
Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey
yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
————————————————————————— —–
Zengin bir adam, İslam büyüklerinden birine:
-Bin altınım var, size versem ne dersiniz? diye sorduğunda, şu cevabı
almış:
-Verirsen, senin için iyi olur. Vermezsen de benim için.
————————————————————————— —–
Yahya Kemal'a "Ankara'nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz" diye
sorduklarında şu cevabı vermiş:
-İstanbul'a dönüşünü
————————————————————————— —–
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın
milletvekili, Churchill' e şöyle seslenir:
- "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
————————————————————————— —–
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş . Bir gün eşi
Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış
kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı
boşaltmış. Sokrates, gayet sakin:
- "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum"
demiş.
————————————————————————— —–
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık
birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine,
Churchill' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- "Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp
gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa." Churchill, hemen cevap
göndermiş:
- "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu
seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci
gece de oynarsa."
————————————————————————— —–
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve
şiddetle azarlamış. Talebesi:
- "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek
olunca Eflatun cevap vermiş:
- "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için
azarlıyorum."
————————————————————————— —–
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle
ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka
hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri
kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü
filozofa:
- "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen,
kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- "Ben çekilirim."
————————————————————————— —–
Meşhur bir filozofa:
- "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar
fakirsiniz?" diye sorulduğunda:
- "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş.
————————————————————————— —–
*Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere
çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden
biri
ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir:
- "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış:
- "İyi, ben de bilirim."
————————————————————————— —–
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi
seve seve öder. Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza
karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
————————————————————————— —–
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide
kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
————————————————————————— —–
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
————————————————————————— —–
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe
gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz.
————————————————————————— —–
Mevlana, müridlerinden biriyle giderken, birkaç köpeğin sarmaş dolaş
uyuduklarını görür. Müridi: Güzel bir kardeşlik örneği der. Keşke
insanlar da bunlardan ibret alsa. Mevlana, tebessüm ederek karşılık
verir. Aralarına bir kemik ıver de gör kardeşliklerini… .
————————————————————————— —–
Kadıköy camiinde vaaz vermekte olan O. Demirci hocaya : - Hocam diye
sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci
hoca : - Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört
tane var amma, bütün gün kamçı yeyip duruyorlar…
————————————————————————— —–
————————————————————————— —–
İngiliz garson Türk müşteriye: - Çanakkale de çok askerimizi
öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz, deyince. Bizimkinden gayet soğuk
kanlı şu cevabı almış: - Orada ne işiniz vardı?
————————————————————————— —–
Mehmet Akif elini yıkadıktan sonra kendisine uzatılan kirli peşkiri
görünce ister istemez: - Hayır diye bağırmış. Elimi henüz daha yeni
yıkadım…
————————————————————————— —–
Mevlana Cami hazretlerine gelen bir adam: - Şuna şöyle dedim, buna şu
cevabı verdim diye gururlanınca, Mevlana hazretleri: - O cevaplarla
değil, diye gürlemiş. Yarın Allah'a vereceğin cevaplarla meşgul ol.
————————————————————————— —–
iran'a ne maksatla akın ettiniz? Sorusuyla karşılaşan İslam öncüsü,
Büyük bir vakar içinde şu cevabı vermişti: - Gayemiz, insanların Allah'a
ibadet etmesini sağlamaktır. Allah'ın yarattıklarına değil.
————————————————————————— —–
Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, esarette bulunduğu sırada, Ruslardan namaz
kılmak için yer göstermelerini istemiş. Sarayın kilisesine götürmüşler.
Şeyh Şamil, namaz hazırlığı yaparken, Ruslar da rahat etmesi için
kilisedeki putu örtmeye çalışmışlar. Şamil onlara müdahale ederek:
Bırakın, öyle kalsın demiş. Şamil'in esarette ve burada namaz kıldığına,
mahşerde o da şehadet etsin.
————————————————————————— —–
Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabi'ye sormuşlar, şöyle demiş: -
Uzun konuşanı kısa dinlemeli.
————————————————————————— —–
İnsanlara zulmeden birisi, bir İslam büyüğüne sormuş: - İbadetlerden
hangisi efdaldir? Şu cevabı almış: - Senin için öğleye kadar uyumak
efdaldir. Çünkü uyuduğun müddetçe halkı incitmezsin…
————————————————————————— —–
Cenab Şehabeddine: - Şu edepsize neden bir vurmadın? dediklerinde,
şu cevabı vermiş : - Eldivenim yoktu iğrendim.
————————————————————————— —–
Mehmet Akif Ersoy'u ilk devre milletvekilliğ i sırasında ziyerete
gelenler, bir takım idareciler hakkında kanaatini sormuşlar. Şu cevabı
vermiş: - Memleketten ümidinizi kesmek istemiyorsanı z, büyük adamları
yakından tanımayınız.
————————————————————————— —–
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirlerini incelemesi için
Şekspir'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum, siz
şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın.
————————————————————————— —–
Kırkıncı Hoca'ya, " Kabe'yi ilk defa görenin yapacağı dua, mutlaka kabul
olacağı için nasıl dua edelim? " diye sorduklarında: - Ya Rabbi, burada
edeceğim bütün duaları kabul eyle, diye cevabını vermiş.
————————————————————————— —–
Adamın biri Muhammed bin Vasi'nin bacağındaki yarayı görüp, " sana
acıyorum " dediğinde, ondan şu cevabı almıştır: - Ben aynı yaranın
ümde çıkmadığına şükrediyorum.
————————————————————————— —–
Falih Rıfkı Atay, " İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir"
dediğinde, ındaki bir adamdan şu cevabı almış: - Senin burnuna gelen
ayak kokusu değil, ciğerindeki ufunetin kokusudur.
————————————————————————— —–
Hz Ali'ye: - Allah bu kadar insanı nasıl hesaba çeker? diye
sorduklarında: - Nasıl rızıklandırıyorsa öyle cevabını vermiştir.
————————————————————————— ---
Materyalist öğretmen öğrencisine: - Söyle bakalım Allah nerede? Eğer
bilirsen bir portakal vereceğim. Öğrenci: - Siz bana O'nun olmadığı yeri
gösterin, ben size bir bahçe dolusu portakal vereyim.
————————————————————————— —–
Ebu Hureyre "takva"nın ne olduğunu soranlara:
- "Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?" dedi. Onlar da "Evet geçtik"
dediler.
Bunun üzerine: "O halde oradan geçerken ne yaptınız?" diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık, dediler.
- İşte takva da, günah ve hatalardan sakınmaktır, cevabını verdi.
————————————————————————— —–
Bir sohbet sırasında, Ârif Nihat Asya'ya:
-Eğilir, bükülür, katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam
keşfedilmiş, derler.
Ârif Nihat Asya, şöyle cevap verir:
- Desenize, eninde sonunda camı da kendimize benzettik!
————————————————————————— —–
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.)
anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah
(c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık.
————————————————————————— —–
Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye
sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.
————————————————————————— —–
Eflâtun, bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat'a:
- Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın, diye çıkışmış. O
sözleri başbaşa kaldığın zaman söyleyemez miydin?
Sokrat, soruya soruyla karşılık vermiş:
- Beni böyle azarlamak için, başbaşa kalmamızı bekleyemez miydin?
————————————————————————— —–
Hz. Lokman'a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
————————————————————————— —–
Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için
istendi… Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi
dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının
tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü'nün muhabbetini! ..
————————————————————————— —–
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
- Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı
verdi:
- Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.
————————————————————————— —–
Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir'in ına gelerek:
- Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de
affeyle.
————————————————————————— —–
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ
Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve
Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
————————————————————————— —–
Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına
şöyle dedi:
- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü
insanlar görmeye başladım.
-Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir"diyorlar. Ne
dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
-O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.
————————————————————————— —–
Lokman Hekim'e:
-Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,ş u cevabı vermiş:
-Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur.
————————————————————————— —–
Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi:
-Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca,
Sokrat:
-Ne yani, bir de hakli yere mi öldürülseydim?.
————————————————————————— —–
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden
korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek
haramdır.
————————————————————————— —–
Bir filozofa sormuşlar:
-Sansa inanır misiniz?
-Evet, yoksa sevmediğim insanların basarisini neyle açıklardım.
————————————————————————— —–
Bir toplantıda bir genç M.Akif'i küçük düşürmek için:
-Affedersiniz, siz veteriner misiniz?
M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış:
-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
————————————————————————— —–
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri:
-Efendim,kulakları nız bir insan için büyük değil mi?
Galile cevaplamış:
-Doğru,benim kulaklarım bir insan için büyük ama,seninkiler bir eşek
için fazla küçük sayılmaz mi?
————————————————————————— —–
Bir Fransız yazar,Mehmet Akif'e:
-Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu?diye sorduğunda Akif:
-Daha önceleri öyleydi,karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık
ve bir türlü içeri sokamıyoruz.
————————————————————————— —–
Komedyen Eddie Cortar'a,
-Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorulduğunda:
-Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek.Verdiği
ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın
içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek..
————————————————————————— —–
Öğretmen, Biyoloji dersinde, öğrencisine:
-Söyle bakalım, demiş. En son hangi dişler çıkar?
Çocuk, düşünmeden cevap vermiş:
-Takma dişler öğretmenim.
————————————————————————— —–
Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
————————————————————————— —–
- Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu
karşılığı vermiş:
- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..
————————————————————————— —–
Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e:
- "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş:
- Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.
————————————————————————— —–
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst
kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da
keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş.
Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
————————————————————————— —–
Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?"
dediklerinde:
- Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik
oruç tutuyorum.
————————————————————————— —–
Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne
karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha
üstünüm.
————————————————————————— —–
Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey
yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
————————————————————————— —–
Zengin bir adam, İslam büyüklerinden birine:
-Bin altınım var, size versem ne dersiniz? diye sorduğunda, şu cevabı
almış:
-Verirsen, senin için iyi olur. Vermezsen de benim için.
————————————————————————— —–
Yahya Kemal'a "Ankara'nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz" diye
sorduklarında şu cevabı vermiş:
-İstanbul'a dönüşünü
————————————————————————— —–
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın
milletvekili, Churchill' e şöyle seslenir:
- "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
————————————————————————— —–
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş . Bir gün eşi
Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış
kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı
boşaltmış. Sokrates, gayet sakin:
- "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum"
demiş.
————————————————————————— —–
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık
birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine,
Churchill' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- "Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp
gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa." Churchill, hemen cevap
göndermiş:
- "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu
seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci
gece de oynarsa."
————————————————————————— —–
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve
şiddetle azarlamış. Talebesi:
- "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek
olunca Eflatun cevap vermiş:
- "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için
azarlıyorum."
————————————————————————— —–
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle
ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka
hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri
kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü
filozofa:
- "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen,
kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- "Ben çekilirim."
————————————————————————— —–
Meşhur bir filozofa:
- "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar
fakirsiniz?" diye sorulduğunda:
- "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş.
————————————————————————— —–
*Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere
çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden
biri
ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir:
- "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış:
- "İyi, ben de bilirim."
————————————————————————— —–
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi
seve seve öder. Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza
karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
————————————————————————— —–
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide
kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
————————————————————————— —–
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
————————————————————————— —–
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe
gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz.
————————————————————————— —–
Mevlana, müridlerinden biriyle giderken, birkaç köpeğin sarmaş dolaş
uyuduklarını görür. Müridi: Güzel bir kardeşlik örneği der. Keşke
insanlar da bunlardan ibret alsa. Mevlana, tebessüm ederek karşılık
verir. Aralarına bir kemik ıver de gör kardeşliklerini… .
————————————————————————— —–
Kadıköy camiinde vaaz vermekte olan O. Demirci hocaya : - Hocam diye
sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci
hoca : - Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört
tane var amma, bütün gün kamçı yeyip duruyorlar…
————————————————————————— —–
————————————————————————— —–
İngiliz garson Türk müşteriye: - Çanakkale de çok askerimizi
öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz, deyince. Bizimkinden gayet soğuk
kanlı şu cevabı almış: - Orada ne işiniz vardı?
————————————————————————— —–
Mehmet Akif elini yıkadıktan sonra kendisine uzatılan kirli peşkiri
görünce ister istemez: - Hayır diye bağırmış. Elimi henüz daha yeni
yıkadım…
————————————————————————— —–
Mevlana Cami hazretlerine gelen bir adam: - Şuna şöyle dedim, buna şu
cevabı verdim diye gururlanınca, Mevlana hazretleri: - O cevaplarla
değil, diye gürlemiş. Yarın Allah'a vereceğin cevaplarla meşgul ol.
————————————————————————— —–
iran'a ne maksatla akın ettiniz? Sorusuyla karşılaşan İslam öncüsü,
Büyük bir vakar içinde şu cevabı vermişti: - Gayemiz, insanların Allah'a
ibadet etmesini sağlamaktır. Allah'ın yarattıklarına değil.
————————————————————————— —–
Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, esarette bulunduğu sırada, Ruslardan namaz
kılmak için yer göstermelerini istemiş. Sarayın kilisesine götürmüşler.
Şeyh Şamil, namaz hazırlığı yaparken, Ruslar da rahat etmesi için
kilisedeki putu örtmeye çalışmışlar. Şamil onlara müdahale ederek:
Bırakın, öyle kalsın demiş. Şamil'in esarette ve burada namaz kıldığına,
mahşerde o da şehadet etsin.
————————————————————————— —–
Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabi'ye sormuşlar, şöyle demiş: -
Uzun konuşanı kısa dinlemeli.
————————————————————————— —–
İnsanlara zulmeden birisi, bir İslam büyüğüne sormuş: - İbadetlerden
hangisi efdaldir? Şu cevabı almış: - Senin için öğleye kadar uyumak
efdaldir. Çünkü uyuduğun müddetçe halkı incitmezsin…
————————————————————————— —–
Cenab Şehabeddine: - Şu edepsize neden bir vurmadın? dediklerinde,
şu cevabı vermiş : - Eldivenim yoktu iğrendim.
————————————————————————— —–
Mehmet Akif Ersoy'u ilk devre milletvekilliğ i sırasında ziyerete
gelenler, bir takım idareciler hakkında kanaatini sormuşlar. Şu cevabı
vermiş: - Memleketten ümidinizi kesmek istemiyorsanı z, büyük adamları
yakından tanımayınız.
————————————————————————— —–
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirlerini incelemesi için
Şekspir'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum, siz
şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın.
————————————————————————— —–
Kırkıncı Hoca'ya, " Kabe'yi ilk defa görenin yapacağı dua, mutlaka kabul
olacağı için nasıl dua edelim? " diye sorduklarında: - Ya Rabbi, burada
edeceğim bütün duaları kabul eyle, diye cevabını vermiş.
————————————————————————— —–
Adamın biri Muhammed bin Vasi'nin bacağındaki yarayı görüp, " sana
acıyorum " dediğinde, ondan şu cevabı almıştır: - Ben aynı yaranın
ümde çıkmadığına şükrediyorum.
————————————————————————— —–
Falih Rıfkı Atay, " İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir"
dediğinde, ındaki bir adamdan şu cevabı almış: - Senin burnuna gelen
ayak kokusu değil, ciğerindeki ufunetin kokusudur.
————————————————————————— —–
Hz Ali'ye: - Allah bu kadar insanı nasıl hesaba çeker? diye
sorduklarında: - Nasıl rızıklandırıyorsa öyle cevabını vermiştir.
————————————————————————— ---
Materyalist öğretmen öğrencisine: - Söyle bakalım Allah nerede? Eğer
bilirsen bir portakal vereceğim. Öğrenci: - Siz bana O'nun olmadığı yeri
gösterin, ben size bir bahçe dolusu portakal vereyim.
————————————————————————— —–
Ebu Hureyre "takva"nın ne olduğunu soranlara:
- "Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?" dedi. Onlar da "Evet geçtik"
dediler.
Bunun üzerine: "O halde oradan geçerken ne yaptınız?" diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık, dediler.
- İşte takva da, günah ve hatalardan sakınmaktır, cevabını verdi.
————————————————————————— —–
Bir sohbet sırasında, Ârif Nihat Asya'ya:
-Eğilir, bükülür, katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam
keşfedilmiş, derler.
Ârif Nihat Asya, şöyle cevap verir:
- Desenize, eninde sonunda camı da kendimize benzettik!
————————————————————————— —–
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.)
anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah
(c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık.
————————————————————————— —–
Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye
sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.
————————————————————————— —–
Eflâtun, bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat'a:
- Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın, diye çıkışmış. O
sözleri başbaşa kaldığın zaman söyleyemez miydin?
Sokrat, soruya soruyla karşılık vermiş:
- Beni böyle azarlamak için, başbaşa kalmamızı bekleyemez miydin?
————————————————————————— —–
Hz. Lokman'a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
————————————————————————— —–
Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için
istendi… Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi
dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının
tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü'nün muhabbetini! ..
————————————————————————— —–
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
- Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı
verdi:
- Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.
————————————————————————— —–
Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir'in ına gelerek:
- Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de
affeyle.
————————————————————————— —–
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ
Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve
Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
————————————————————————— —–
Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına
şöyle dedi:
- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü
insanlar görmeye başladım.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Nis. 27, 2010 11:48 pm tarafından ScL
» Sitemize Video Ekleme!
Salı Nis. 27, 2010 11:15 pm tarafından ScL
» Oyun İçi Yang, Gold Satımı
C.tesi Nis. 24, 2010 10:05 am tarafından Admin
» MP3 İndirme Siteleri ve Programları!
Çarş. Nis. 21, 2010 10:43 pm tarafından ScL
» Happy Tree Friends - Happy Trails (Part 2)
Çarş. Nis. 21, 2010 9:21 pm tarafından ScL
» Site Yarısmaları 2
Çarş. Nis. 21, 2010 8:38 pm tarafından Admin
» 61 Yeni İcon Eklenmiştir!
Çarş. Nis. 21, 2010 8:28 pm tarafından Admin
» Facebook Sayfaya Kod Yerleştirme!
Çarş. Nis. 21, 2010 5:43 pm tarafından ScL
» Zealsun Zs 150-19 Cruiser
Çarş. Nis. 21, 2010 3:44 pm tarafından ScL
» Site Yarısmaları 1
Çarş. Nis. 21, 2010 3:22 pm tarafından ScL
» Hacı Bana Ordan Orta Şekerli Çay Yapıver...
Çarş. Nis. 21, 2010 2:33 pm tarafından Search
» Reklam Alanı!
Salı Nis. 20, 2010 11:42 pm tarafından ScL
» Manga-Dünyanın Sonuna Doğmuşum...
Salı Nis. 20, 2010 7:37 pm tarafından ScL
» Kalbin öyküsü..
Salı Nis. 20, 2010 3:26 pm tarafından Admin
» Aprilia RS 125 En iyi dizany ödülünü kazandı.
Salı Nis. 20, 2010 2:48 pm tarafından Admin